Skip links

Sponsorluk Harcamalarının Vergisel Boyutu

Bunu Yazıyı Paylaş

I-GİRİŞ

İşletmeler, içinde bulunmuş olduğumuz iletişim çağında, ulusal ve uluslararası rekabet ortamında rakip işletmeler arasında ön plana çıkmak, farkındalık yaratmak, bu suretle satışlarını artırmak ve bunu en az bütçeyle geliştirmek ve gerçekleştirmek isterler. Bunu gerçekleştirmek için en önemli araçlardan biri reklam faaliyetleri olmakla birlikte sponsorluk faaliyetleri de önem arz etmektedir. Bu bakımdan ele alındığında sponsorluk faaliyeti, sosyal sorumluluk yönü de olan önemli bir pazarlama ve satış faaliyetidir.

Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sponsorluk Yönetmeliği’nde[1] reklam; bir ürün, marka veya hizmetin çeşitli iletişim olanaklarını kullanarak ticari yönden tanıtılmasını sağlayan gerçek veya sanal ortamdaki yazı, resim, amblem ve benzeri şekiller olarak tanımlanmış, sponsorluk ise; gerçek veya tüzel kişilerce, dolaylı olarak ticari fayda sağlamak ya da sosyal sorumluluklarını yerine getirmek amacıyla iletişim olanakları karşılığında ayni ve/veya nakdi destekte bulunulması olarak tanımlanmıştır.

Sponsorluk harcamaları, ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkili olmayan veya ilişkisi ölçülemeyen, sosyal amacı öne çıkan harcamalar olup, ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkili olan reklam harcamalarından farklılık arz etmektedir ve sponsorluk harcamalarının ülkemizde hayli düşük olduğu bilinmektedir.

Ülkemizde sponsorluk gelirlerinin bir hayli düşük olduğunu verilerde de görmekteyiz. “Türkiye Süper Ligi’nin sponsorluk gelirleri ise Avrupa’ya oranla hayli düşük, 18 kulübün forma göğüs sponsorluk geliri 24 milyon euroyken, yan sponsorlardan kazancı ise 28 milyon Euro. Yani Süper Lig kulüplerinin 52 milyon euroluk toplam forma geliri, Manchester City’nin Etihad’dan sadece göğüs sponsorluğu için aldığı 51.3 milyon euro kadar.”[2]

Mali idare tarafından sportif alanlarda yapılacak sponsorluk faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla kurumlar vergisi, gelir vergisi ve katma değer vergisi yönünden vergisel avantajlar sağlanmıştır. Bu çalışmada, sponsorluk harcamalarının vergisel boyutu ele alınacak olup hangi şartlar dahilin de vergi matrahından indirim olarak dikkate alınacağı hususu ele alınacaktır.

II-SPONSORLUK HARCAMALARININ VERGİSEL BOYUTU

II-1. KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN SPONSORLUK HARCAMALARI

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun[3] 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ikinci fıkrasında ise, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Mükelleflerin reklam harcamaları, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile doğrudan ilgili olmak ve vergi usul kanunu uyarınca tevsik edici belgelerle belgelendirilmek koşuluyla kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmekte, sponsorluk harcamaları ise beyanname üzerinde kurum kazancından indirim konusu yapılabilmektedir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 10. maddesinin birinci fıkrasının b) bendinde 21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun [4] ile 17/6/1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun[5] kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının sözü edilen kanunlar uyarınca tespit edilen amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor dalları için % 50’sinin kurumlar vergisi matrahının tespitinde; kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından indirileceği hüküm altına alınmıştır.

Vergi kanunlarında hangi spor dallarının amatör, hangilerinin profesyonel spor dalı olduğuna dair somut bir belirleme yapılmamıştır. Türkiye Futbol Federasyonu internet sitesini incelediğimizde liglerin statülerinin belirlenmiş olduğu ve buna göre Spor Toto Süper Lig, Spor Toto 1. Lig, TFF 2. Lig ve TFF 3. Lig’lerin profesyonel futbol ligi olduğu görülmektedir. Buna göre diğer ligler ve branşların amatör spor dalları olduğu anlaşılmaktadır.

Sponsorluk harcamalarının kurum kazancından indirim konusu yapılması ile ilgili olarak 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde[6] açıklamalar yapılmıştır. Buna göre;

Sponsorluk Harcamaları;

Sponsor olan kurumun adının anılması koşuluyla,

  • Resmi spor organizasyonları için yapılan saha, salon veya tesis kira bedelleri,
  • Sporcuların iaşe, seyahat ve ikamet giderleri,
  • Spor malzemesi bedeli,
  • Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün uygun göreceği spor tesisleri için yapılan ayni ve nakdi harcamalar,
  • Sporcuların transfer edilmesini sağlayacak bonservis bedelleri,
  • Spor müsabakaları sonucuna göre sporculara veya spor adamlarına prim mahiyetinde ayni ve nakdi ödemeler gibi harcamalar sponsorluk harcaması olarak değerlendirilecektir.

Spor sahalarına, sporcuların veya diğer ilgililerin spor giysilerinin ya da spor araç ve gereçlerinin üzerine yazılı veya elektronik sinyaller yardımıyla sanal olarak kurumun tanıtımının yapılmasını sağlayacak amblem, marka, isim ve benzeri işaretler konulması gibi doğrudan ticari fayda sağlayan ve kurumun tanıtımını amaçlayan harcamalar ise reklam harcaması olarak değerlendirilecektir.

Ayrıca, sponsorluk faaliyetinin yanında reklam ve tanıtım amacını da içeren işlemler nedeniyle yapılan harcamaların, sözleşmede belirtilmek ve emsaline uygun olmak şartıyla, reklam ve sponsorluk harcamaları olarak ayrıştırılabilmesi mümkündür. Örneğin, bir kurumun, bir kulübe bonservis bedelini karşılayarak transfer ettiği bir sporcuyu aynı zamanda şirketin veya ürünlerinin tanıtımına yönelik reklamlarda kullanması halinde, reklam faaliyetine ilişkin harcamalar, bonservis bedelinden sözleşmede belirtilmek ve emsallerine uygun olmak şartıyla ayrıştırılabilecek ve reklam gideri olarak dikkate alınacaktır.

Sponsorluk uygulamasına ilişkin usul ve esaslar, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sponsorluk Yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Buna göre, gerçek ve tüzel kişiler, federasyonlara, gençlik ve spor kulüplerine veya sporculara, spor tesisleri ve faaliyetlerine ilişkin olarak anılan Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar dahilinde sponsor olabileceklerdir.

Yönetmelik hükümlerine göre, sponsorluk hizmeti alan ile sponsor arasında her iki tarafın hak ve yükümlülüklerini içeren yazılı bir sözleşme yapılması gerekmekte olup sponsorlar ile sözleşme yapmaya sponsorluk hizmetini alan kişi, kurum veya kuruluş yetkilidir.

Sponsorluk hizmetini alan kişi, kurum ve kuruluşlara sponsorlarca nakdi bir destekte bulunulması ve bu desteğin de hizmeti alanlar adına açılmış bir banka hesabına yatırılmış olunması durumunda, sponsorlara yatırılan tutarlar için bankalar tarafından verilecek makbuz veya dekontun yapılan bağışın tevsik edici belgesi olarak kabul edilmesi gerekir. Ancak, banka dekontu veya makbuzda paranın “sponsorluk amacıyla” yatırıldığına dair bir ifadeye yer verilmesi şarttır.

Söz konusu nakdi desteğin; sponsorluk hizmeti alanlara nakden elden teslim edilmiş olması halinde ise hizmeti alan kişi, kurum ve kuruluşlarca düzenlenecek alındı makbuzu tevsik edici belge olarak kabul edilebilecektir.

Diğer taraftan, desteğin nakdi olarak değil de ayni olarak yapılmış olunması durumunda;

İşletmenin varlıklarından ayni olarak yapılan desteğin sponsorluk hizmetini alan kişi, kurum ve kuruluşlara teslim edilmesi halinde, teslimi yapılan değerler için fatura düzenlenmesi; faturada, teslimin sponsorluk maksatlı olduğuna, teslimi yapılan değerlerin cinsi, nev’i ve miktarına ilişkin bilgilere yer verilmesi; faturanın hizmeti alanlar adına düzenlenmiş olunması; faturanın arka yüzünün de hizmeti alan kişilere veya kanuni temsilcilerine imzalattırılması gerekmektedir.

Ayni değerlerin, mükelleflerce dışarıdan sağlanarak sponsorluk hizmeti alanlara bağışlanmış olması durumunda da hizmeti alanlarca teslim alınacak bu değerler için alındı makbuzunun düzenlenmesi ve makbuzda, bağışlanan kıymetlerin değerlerinin, cinsinin, miktarlarının yer alması gerekmektedir.

Sponsorluk Yönetmeliği kapsamında ayni ya da nakdi olarak yapılan harcamalar, kurumlar vergisi mükelleflerince harcamanın yapıldığı yılda indirim olarak dikkate alınabilecektir. Kurum kazancının yeterli olmaması halinde aşan kısmın takip eden vergilendirme döneminde indirim konusu yapılması mümkün değildir.

II-2. GELİR VERGİSİ YÖNÜNDEN SPONSORLUK HARCAMALARI

Gelir vergisi mükellefleri de kurumlar vergisi mükelleflerine paralel bir şekilde sponsorluk harcamalarını gelir vergisi beyannamelerinde bildirilecek gelirlerden indirim konusu yapabileceklerdir.

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun[7] 89. maddesinin 8. bendi hükmüne göre, 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 17.6.1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının; amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor dalları için % 50’sinin gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden indirilebilmesine imkân vermektedir.

II-3.KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN SPONSORLUK HARCAMALARI

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu [8] açısından sponsorluk harcamalarına yönelik düzenlemeler şu şekilde ele alınabilir.

Kanunun; 1. maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’nin konusunu oluşturduğu,

-17. maddesinin ikinci fıkrası (b) bendinde ise, 17/1 inci maddesinde sayılan, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere, bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, döner sermayeli kuruluşlara, kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, siyasî partiler ve sendikalara, kanunla kurulan veya tüzelkişiliği haiz emekli ve yardım sandıklarına, kamu menfaatine yararlı derneklere, tarımsal amaçlı kooperatiflere ve Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifalarının katma değer vergisinden istisna olacağı hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, KDV Kanununun 17/1 inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlara sponsorluk sözleşmesi kapsamında yapılacak bedelsiz mal teslimi ve hizmet ifaları katma değer vergisinden istisna olup, söz konusu mal teslimi ve hizmet ifaları nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinin, aynı kanunun 30 uncu maddesi uyarınca indirimi mümkün değildir. İndirim konusu yapılmayan bu verginin kurumlar vergisi kazancının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması mümkündür.

Buna ilişkin olarak Mali İdare tarafından verilmiş olan bir özelge özetle;

“Buna göre, KDV Kanununun 17/1 inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlara sponsorluk sözleşmesi kapsamında yapacağınız bedelsiz mal teslimi ve hizmet ifaları katma değer vergisinden istisna olup, söz konusu mal teslimi ve hizmet ifaları nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinin, aynı kanunun 30 uncu maddesi uyarınca indirimi mümkün değildir. İndirimi mümkün olmayan bu verginin kurumlar vergisi kazancının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması mümkündür.

Öte yandan, KDV Kanununun 17/1 inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlar dışındakilere sponsorluk kapsamında yapılan mal teslimi ve hizmet ifaları genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabi olup, bu harcamalar dolayısıyla yüklenilen vergilerin de Katma Değer Vergisi Kanununun 29/1 inci maddesi uyarıca indirim konusu yapılması mümkündür.

Ayrıca, şirketiniz tarafından sponsorluk sözleşmesi kapsamında yapılan nakdi bağışlar ise KDV’nin konusuna girmediğinden KDV’ye tabi olmayacaktır.

Yine bu çerçevede, şirket ortağının yamaç paraşütü faaliyetinin desteklenmesi amacıyla sponsor olunması halinde ise bu kapsamda yapılan harcamaların KDV Kanununun 30/b maddesi uyarınca indirimi mümkün değildir.” 

Şeklindedir.

SONUÇ olarak; özellikle amatör spor dallarının ayakta kalabilmeleri ve sportif faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için sponsorluk desteklerinin önemli olduğu göz ardı edilemez bir gerçektir. Sponsor olacak mükellefler açısından ise, hem kurumlar vergisi mükelleflerince hem de gelir vergisi mükelleflerince yapılacak sponsorluk harcamalarının vergi matrahından indirilebilmesi önemli bir vergisel düzenlemedir. Bu kapsamda bu tür harcamaların arttırılması hem mükellefler için vergisel bir avantaj olacak hem de sportif faaliyetler için önemli bir mali destek sağlayacaktır.

 

Saygılarımla;

Mahmut Bülent YILDIRIM
Yeminli Mali Müşavir
İKÜ Öğretim Görevlisi

 

Kaynaklar:

– 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu

– 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu

– 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu

– Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun

– Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sponsorluk Yönetmeliği

– www.gib.gov.tr

– www.ivdb.gov.tr

– www.resmigazete.gov.tr

– www.tff.org.tr

Dip Notlar:

[1] 16.06.2004 tarih ve 25494 sayılı RG yayımlanmıştır.

[2] https://home.kpmg/tr/tr/home/medya/press-releases/2020/07/formadan-milyon-eurolar-yagiyor.htm

[3] 21.06.2006 tarih ve 26205 sayılı RG yayımlanmıştır.

[4] 28.05.1986 tarih ve 19120 sayılı RG yayımlanmıştır.

[5] 16.05.2009 tarih ve 27230 sayılı RG yayımlanmıştır.

[6] 03.04.2007 tarih ve 26482 sayılı RG yayımlanmıştır.

[7] 06.01.1961 tarih ve 10700 sayılı RG yayımlanmıştır.

[8] 02.11.1984 tarih ve 18563 sayılı RG yayımlanmıştır.

This website uses cookies to improve your web experience.