Page 29 - ÜSTADNAME
P. 29
arrem ÖZDEMİR - ÜSTADNAME 9
Kâtip, çavuştan daha üstündür. Kâtip öne geçer. Merhum Sultan Selim zamanında bir
gün çavuşla kâtip çekişirler, konu merhum Sultan Selim Han’a bildirildiğinde ‘Kâtibin
önde gelmesi lazımdır. O saltanatın, devletin gizli işlerine bakar. Çavuş ise, açık olan,
herkesçe bilinen şeylere hizmet eder’’ diye buyurmuşlardır. Kâtipler içinde yeniçeri kâtibi
ve ruznameci önde gelir.
Eminlerden önde geleni, şehreminidir, ondan sonra defter eminidir, bundan sonra arpa
emini gelir. Şehremini, özengi ağası hükmündedir, bir görev verilecek olsa, Defterdar olur.
Ulufe müteferrikalığının hariçten olanlara verilmemesi gerekir. Ancak Harem-i Has’tan
olanlardan veya beylerbeyi ve defterdar oğullarından olması gerekir.
Seksen bin akçe zeameti olmayan sancağa hak kazanamaz, sancağın en son sınırı,
dört yüz bin akçedir. Maldefterdarı sancağa çıksa, dört yüz bin akçe ile çıkar. Zeamet
sahibi kimseyi veziri ayakta karşılaması kanundur. Zeamet de kâtibin en çok elli bin akçe,
çavuşun kırk bin akçe toplaması caizdir. Daha fazla biriktirmek kılıç azlığına sebep olur,
biriktirmekten sakınmak gerek.
Sadrazam, âlemin sığınağı olan padişahla konuşurken, sık sık ‘’Padişahımı ben yükü
boynumdan giderdim doğruyu söyledim bundan sonra kıyamet gününde cevabı sen ver’’
demelidir.
Fatih Kanunnamesinde15 ise taamda, oturmada, durmada, mertebede ve ast-üst ilişkileri
üzerinde hassasiyetle durulmuştur
1. Bilgil ki, evvela vüzera ve ümeranın başı vezir-i a’zam’dır. Cümle ümurun vekil-i
mutlakıdır. Ve malımın vekili defterdarımızdır. Vezir-i azam cümleye nazırdır ve oturmada
ve durmada ve mertebede vezir-i azam cümleden mukaddemdir.
2. Ve Şeyhülislam ulemanın reisidir. Ve muallim-i sultan dahi kezalik serdar-ı ulemadır.
Vezir-i azam anları riayetten üstüne almak ve münasibdir. Amma müfti ve hoca sair
vüzeradan bir nice tabaka yukarıdır ve tasaddur dahi ederler.
3. Ve bir cemiyet-i ali ve bir mecma-i ahali olsa ehl-i divana aherden âdem karışmasın.
Evvela vüzera, anlardan sonra kadı askerler, andan sonra defterdarlar ve onlardan aşağı
yeniçeri ağası ve sair özengi ağaları mir-i alem ve kapucıbaşı ve mirahur oturur.
4. Mal defterdarlarım Asitane-i Saadet’imde olan ağalarımdan yukarıdırlar ve yukarı
otururlar. Ve cümle sancak beğlerinden yukarıdırlar ve yukarı otururlar. Altı kere yüz bin
akçelik beğ dahi anlardan yukarı otururlar ve beğler deftardarların altına otururlar.
15 Prof. Dr. Ahmet AKGÜNDÜZ. Osmanlı Kanunnameleri ve Hukukî Tahlilleri. 1. Kitap İkinci Kısım Fatih Sultan Mehmed Devri Kanunnameleri. Osmanlı
Araştırmaları Vakfı. http://fulyakorkmaz.blogspot.com.tr/2012/07/fatih-kanunnameleri.html
Kâtip, çavuştan daha üstündür. Kâtip öne geçer. Merhum Sultan Selim zamanında bir
gün çavuşla kâtip çekişirler, konu merhum Sultan Selim Han’a bildirildiğinde ‘Kâtibin
önde gelmesi lazımdır. O saltanatın, devletin gizli işlerine bakar. Çavuş ise, açık olan,
herkesçe bilinen şeylere hizmet eder’’ diye buyurmuşlardır. Kâtipler içinde yeniçeri kâtibi
ve ruznameci önde gelir.
Eminlerden önde geleni, şehreminidir, ondan sonra defter eminidir, bundan sonra arpa
emini gelir. Şehremini, özengi ağası hükmündedir, bir görev verilecek olsa, Defterdar olur.
Ulufe müteferrikalığının hariçten olanlara verilmemesi gerekir. Ancak Harem-i Has’tan
olanlardan veya beylerbeyi ve defterdar oğullarından olması gerekir.
Seksen bin akçe zeameti olmayan sancağa hak kazanamaz, sancağın en son sınırı,
dört yüz bin akçedir. Maldefterdarı sancağa çıksa, dört yüz bin akçe ile çıkar. Zeamet
sahibi kimseyi veziri ayakta karşılaması kanundur. Zeamet de kâtibin en çok elli bin akçe,
çavuşun kırk bin akçe toplaması caizdir. Daha fazla biriktirmek kılıç azlığına sebep olur,
biriktirmekten sakınmak gerek.
Sadrazam, âlemin sığınağı olan padişahla konuşurken, sık sık ‘’Padişahımı ben yükü
boynumdan giderdim doğruyu söyledim bundan sonra kıyamet gününde cevabı sen ver’’
demelidir.
Fatih Kanunnamesinde15 ise taamda, oturmada, durmada, mertebede ve ast-üst ilişkileri
üzerinde hassasiyetle durulmuştur
1. Bilgil ki, evvela vüzera ve ümeranın başı vezir-i a’zam’dır. Cümle ümurun vekil-i
mutlakıdır. Ve malımın vekili defterdarımızdır. Vezir-i azam cümleye nazırdır ve oturmada
ve durmada ve mertebede vezir-i azam cümleden mukaddemdir.
2. Ve Şeyhülislam ulemanın reisidir. Ve muallim-i sultan dahi kezalik serdar-ı ulemadır.
Vezir-i azam anları riayetten üstüne almak ve münasibdir. Amma müfti ve hoca sair
vüzeradan bir nice tabaka yukarıdır ve tasaddur dahi ederler.
3. Ve bir cemiyet-i ali ve bir mecma-i ahali olsa ehl-i divana aherden âdem karışmasın.
Evvela vüzera, anlardan sonra kadı askerler, andan sonra defterdarlar ve onlardan aşağı
yeniçeri ağası ve sair özengi ağaları mir-i alem ve kapucıbaşı ve mirahur oturur.
4. Mal defterdarlarım Asitane-i Saadet’imde olan ağalarımdan yukarıdırlar ve yukarı
otururlar. Ve cümle sancak beğlerinden yukarıdırlar ve yukarı otururlar. Altı kere yüz bin
akçelik beğ dahi anlardan yukarı otururlar ve beğler deftardarların altına otururlar.
15 Prof. Dr. Ahmet AKGÜNDÜZ. Osmanlı Kanunnameleri ve Hukukî Tahlilleri. 1. Kitap İkinci Kısım Fatih Sultan Mehmed Devri Kanunnameleri. Osmanlı
Araştırmaları Vakfı. http://fulyakorkmaz.blogspot.com.tr/2012/07/fatih-kanunnameleri.html