Skip links

İthalatta Gözetim Uygulaması ve KDV Sorunu

Bunu Yazıyı Paylaş

I-İTHALATTA GÖZETİM UYGULAMASI

İthalatta gözetim uygulaması, ithalat sırasında yerli üreticilerin zarar görmesini engellemek ve ithalat üzerinden hesaplanan vergi kayıplarının önlenmesi amacıyla, ithalata konu eşyanın vergiye konu olacak değerinin belirli bir tutarda olması gerektiğinin belirlenmesidir. Eşyanın gümrük kıymeti, 4458 Sayılı Gümrük Kanunu[1] ile Gümrük Yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Gümrük Kanununun 24. Maddesine göre, gümrük kıymeti, eşyanın satış bedelidir.

İthalatta Gözetim Uygulamasının alt yapısını Hakkındaki 2004/7304 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı[2] ile İthalatta Gözetim Uygulanması Hakkındaki Yönetmelik oluşturmakta ancak daha sonra muhtelif yönetmeliklerle de düzenlemeler yapılmıştır.

Bir malın ithalatında gözetim uygulanmasına ilişkin karar, başvuru üzerine veya re’sen yapılacak bir değerlendirme sonucunda verilir. Yapılacak değerlendirmede ithalatın gelişimi, ithal şartları ve ithalatın yerli üreticiler üzerindeki etkisi dikkate alınır. Gözetim kararı Gözetim Belgesi düzenlenmesi yoluyla ileriye yönelik olarak veya gerçekleşen ithalatı değerlendirmek üzere geçmişe dönük olarak uygulanabilir. İleriye yönelik gözetime tabi bir malın ithalatında gümrük mevzuatının gerektirdiği belgelerin yanı sıra “Gözetim Belgesi” de aranır.

Netice itibariyle ithalatta gözetim uygulaması, ithal edilen bir malın gerçek bedeli üzerinden değil de idare tarafından belirlenen bedel üzerinden vergilendirme yapılması işlemidir. İthal edilecek eşyanın kıymet bedeli, İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin Tebliğlerde belirtilen miktar ve tutarlarda ise ithalatçılar tarafından gözetim belgesi almak veya ilgili eşya için tespit edilen kıymet üzerinden vergi ödemek durumundadırlar. Gözetime tabi tutulan bir ürünün ithali, idare tarafından belirlenen tutar üzerinden vergi ödenmesi veya Ticaret Bakanlığı tarafından düzenlenecek gözetim belgesinin ve diğer evrakların gümrük idaresine ibraz edilmesi halinde gerçekleşecektir.

II-GÖZETİM UYGULAMASI VE KDV

Bilindiği üzere, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun[3] 1. Maddesi hükmüne göre, her türlü mal ve hizmet ithalatı KDV ye tabidir.

Yine aynı kanunun 21. Maddesi

“İthalatta, verginin matrahı aşağıda gösterilen unsurların toplamıdır:

a) İthal edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan kıymeti, gümrük vergisinin kıymet esasına göre alınmaması veya malın gümrük vergisinden muaf olması halinde sigorta ve navlun bedelleri dahil (CIF) değeri, bunun belli olmadığı hallerde malın gümrükçe tespit edilecek değeri,

b) İthalat sırasında ödenen her türlü vergi, resim, harç ve paylar,

c) Gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemeler.” Şeklinde hüküm altına alınmıştır.

Bu düzenlemeler ışığında, normalde ithal edilen eşyanın katma değer vergisi matrahı belli iken, gözetim kapsamında bir eşya olması halinde ithalatçılar, olması gerekenden daha fazla katma değer vergisi ödemek durumunda kalmaktadırlar. Yani ithalata konu eşyanın gerçek satış değeri ile gümrük kıymet değeri ve buna bağlı olarak katma değer vergisi matrahı farklı olacak, satış değerinden daha yüksek olacaktır. Bu da ithalatçılar üzerinde katma değer vergisi yükü oluşturmaktadır. Dolayısıyla, ithalattaki katma değer vergisi matrahı, o eşyanın satışı esnasında hesaplanacak katma değer vergisi matrahından daha fazla olacak ve ithalatta ödenen KDV’nin önemli bir kısmı ithalatçı mükellef üzerinde kalarak, mükellefin devreden KDV si sürekli olarak artacaktır. Bu durum hem stok dengesini hem de KDV dengesini bozucu bir etki yapacaktır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun 29. Maddesi “vergi indirimi” başlığını taşımakta olup, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV ile ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen KDV yi indirim konusu yapabilecekleri, bir vergilendirme döneminde indirilecek KDV toplamının, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan KDV toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği, ancak 28. Madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51’i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenebileceği ve yılı içinde mahsuben iade edilemeyen verginin izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edileceği, şeklinde düzenlenmiştir.

Kanunun 34. maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV’nin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Yine 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 8. Maddesinde fazla ve yersiz ödenen verginin Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslara göre mükellefe red ve iade edileceği hüküm altına alınmıştır. İthalatta gözetim uygulaması nedeniyle, ithal edilen malın gerçek bedeli üzerinden değil de idare tarafından belirlenen bedel üzerinden ödenen bir vergi olduğu ve fazla veya yersiz ödenen vergi mahiyetinde olmadığı için, bunların mükellefe iadesi mümkün değildir.

Gözetim uygulaması neticesinde fazladan ödenen katma değer vergilerinin mükelleflere iade edilip edilmeyeceği yönünde mali idarenin farklı görüşleri mevcuttur.

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının konuyla ilgili vermiş olduğu özelge[4];

“İlgi de kayıtlı özelge talep formunuzda, yurt dışından ithal edilen ve yurt içinde satışı yapılan elektrik malzemeleri için gözetim uygulaması nedeniyle ithalat sırasında gümrük idaresine ödenen KDV nin yüklenilen KDV olarak iadesini talep edip edemeyeceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

1/2 maddesinde, her türlü mal ve hizmet ithalatının KDV ye tabi olduğu,

21/1. maddesinde, ithal edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan kıymeti, gümrük vergisinin kıymet esasına göre alınmaması veya malın gümrük vergisinden muaf olması halinde sigorta ve navlun bedelleri dahil (CIF) değeri, bunun belli olmadığı hallerde malın gümrükçe tespit edilecek değeri, ithalat sırasında ödenen her türlü vergi, resim, harç ve payların ithalatta verginin matrahını oluşturan unsurlar olduğu,

29/2. maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV ile ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen KDV yi indirim konusu yapabilecekleri, bir vergilendirme döneminde indirilecek KDV toplamının, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan KDV toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği, ancak 28. madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51’i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenebileceği ve yılı içinde mahsuben iade edilemeyen verginin izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edileceği,

34/1. maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV’nin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,

  1. maddesinde, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV ile mükellefçe indirilebilecek KDV nin, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmeyeceği,

hükme bağlanmıştır.

Buna göre, ithal ederek yurt içinde satışını yaptığınız mallar için gümrükte ödenen KDV nin indirim konusu yapılması, indirimle giderilemeyen KDV nin ise daha sonraki dönemlere devredilmesi gerekmekte olup, KDV Kanununun 29/2. maddesinde düzenlenen indirimli vergi oranına tabi teslim ve hizmetler ile 32. maddesinde sayılan istisnalar kapsamında bir tesliminizin bulunmaması halinde de iadesi mümkün bulunmamaktadır.

Ayrıca, indirimle giderilemeyen KDV sonraki döneme devredileceğinden gider veya maliyet olarak kabul edilmesi de mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.”

şeklindedir.

Aynı konuda Çorum Defterdarlığının vermiş olduğu özelge[5] ise,

“İlgide kayıtlı dilekçenizde, … Vergi Dairesinde … vergi kimlik numarasında kayıtlı bulunan şirketiniz tarafından ithal edilen kontrplakın birim fiyatı Mayıs/2010 ayına kadar 500 $ civarında iken Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yayınlanan 2010/3 No.lu İthalatta Gözetim Uygulamasına İlişkin Tebliği ile söz konusu ürünün birim fiyatı 1100 $ olarak kıymet tespiti yapıldığı ve ithalatında bu tutar üzerinden katma değer vergisi (KDV) alındığı, oysa şirketinize maliyeti 500 $ olan ürünü 600 $ civarında satıldığı, bu durumda Gümrükte 1100 $ üzerinden ödenen KDV nin indirim konusu yapıldığı, ancak müşterilerden tahsil edilen KDV düşük olduğundan devreden KDV nin sürekli yükseldiği, indirim konusu yapılamayan KDV farklarının müşterilerden mi, yoksa vergi dairesinden mi talep edileceği hususunda bilgi talep edilmektedir.

3065 sayılı KDV Kanununun, 1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

1/2 nci maddesinde; her türlü mal ve hizmet ithalatının KDV ye tabi olduğu, 21 inci maddesinde, ithalatta verginin matrahının, ithal edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan kıymeti, gümrük vergisinin kıymet esasına göre alınmaması veya malın gümrük vergisinden muaf olması halinde sigorta ve navlun bedeli dahil (CIF) değeri, bunun belli olmadığı hallerde malın gümrükçe tespit edilecek değeri olduğu,

29/1 inci maddesinde; mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirebilecekleri,

29/2 nci maddesinde; bir vergilendirme döneminde indirilecek KDV toplamının, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan KDV toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği ancak indirimli oranlara tabi işlemler nedeniyle yılı içinde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin mahsuben iade olunacağı, mahsuben iade edilemeyen verginin ise nakden iade edileceği, hükme bağlanmıştır.

Buna göre, şirketiniz tarafından ithal edilen kontrplak için Dış Ticaret Müsteşarlığınca belirlenen birim fiyatı üzerinden ödenen KDV nin, KDV Kanununun 29 uncu maddesine göre vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den indirimi mümkün olup, indirim konusu yapılamayan KDV nin şirketinize iade edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bilgilerinize rica ederim.”

Şeklindedir.

Bu kapsamda, gözetim uygulaması kapsamında olması gerekenden daha fazla ödenen katma değer vergisinin indirim konusu yapılması gerekmekte olup, katma değer vergisinin indirimle giderilememesi halinde ise mükellefe iadesinin mümkün olmadığı ancak söz konusu eşyanın indirimli orana tabi teslim ve hizmetler kapsamında olması ya da KDV Kanununun 11, 13, 14 ve 15 inci maddeleri ile 17 nci maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili olması halinde mükellefe iade edilebilecektir.

SONUÇ olarak gözetim uygulaması kapsamında gerçek değerinden daha fazla ödenen katma değer vergisinin Katma Değer Vergisi Kanununda yapılacak bir düzenleme ile sadece indirimli oranda teslimler ya da istisna kapsamındaki teslimlerle sınırlı olmaksızın mükellefe iade edilmesi hem devreden KDV nin gereksiz bir şekilde artmasının önüne geçeceği hem de fazladan ödenen vergi yükünün mükellef üzerinde kalmaması adına yerinde bir düzenleme olacaktır.

Kaynaklar:

-3065 Sayılı KDV Kanunu

-4458 Sayılı Gümrük Kanunu

www.alomaliye.com.tr

-www.gib.gov.tr

www.resmigazete.gov.tr

www.mevzuat.gov.tr

-www.ivdb.gov.tr

[1] 04.11.1999 tarih ve 23866 sayılı RG yayımlanmıştır.

[2] 29.05.2004 tarih ve 25476 sayılı RG yayımlanmıştır.

[3] 02.11.1984 tarih ve 18563 sayılı RG yayımlanmıştır.

[4] İVDB 26.05.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.29-1724 Sayılı Özelgesi

[5] 23.11.2011 tarih ve B.07.4.DEF.0.19.10.00-KDV-2010-21-24 SAYILI Özelge

Mahmut Bülent YILDIRIM
Yeminli Mali Müşavir
İKÜ Öğretim Görevlisi

This website uses cookies to improve your web experience.